...

Tam da burada olmak istiyorum şu an...

Sırt üstü yatıvermek toprağa, gözlerimi dikmek dalların en uç noktasına...
Kulaklarımda çağlayan suyun şırıltısı, içime çektiğim çam ağaçlarının kokusu...
Gördüğüm yaratıcının birliğini ispatlayan yüce dallar...
Bütün benliğim de hissettiğim teslimiyetin huzuru...


Evet evet tam da şimdi bu yerde olmak istiyorum...

Yorgunum ben...
Uyuyacağım...
...


Hediye...

Merhaba...
Ben de bir blogspot mağduru olarak karşınızdayım :D ...

Neyse kavuştuk bloğumuza...Bu aralar yeni uğraşlar peşindeyim.En yakın iki değerli arkadaşıma hediye yaptım..Hem de kendi elcağızlarımla...

Hediyeleri çok severim ben.Karşılığı olunca tabi daha çok severim ama hediyelerimi de karşılığı olsun diye hediye etmem...Farklılıklar yapmaktan hoşlanırım..Bazen bir oyuncak alırım,bazen bir emzik,bazen bir resim çizerim,bazen de el emeği göz nuru şeyler geliştiririm..Kimi zaman şiirler yazarım kişi adına.Kimi zaman süprizler yaparım ummadığı şeyler adına...

Evet geçenlerde bi kuzenimin fikrini çaldım ve işte bu hediyeleri yaptım.
Önce çin pazarından :D ahşap sandıklar aldım...Ve onları kelebek,hello kitty resimleri ile süsledim.Boyamak geçti aklımdan ama,başaramayabilirim diye düşünüp vazgeçtim...Bende yapıştırma yaptım...

Evet yukarda görüldüğü gibi süsledim püsledim...Mis gibi valla...

İçine arkadaşlarımla bir kaç beraberce paylaştığım anılarımla oluşan resim,araç-gereç ve yazılar ekledim... 'Hikaye başlıyor..' ise benim ürettiğim bir hikaye kitabı..Bana ait..Küçük resimler ve kısa notlardan oluşuyor..İlerleyen resimlerde göreceksiniz zaten.. :D

İlerleyen resim dediğimde alt resimmiş,pardon :D ...İşte böle hoş bir hikaye defteri yaptım..Parfüm de sıktığım için yazıların bazıları aktı :( ,ama hala okunur vazıyette :D...

Bu tarafta resimli tarafı...
Bi de masam için kusura bakmayın,toparlamadan çekmiş bulundum fotoları,sonra da tekrar çekmek zor geldi...Biraz pasaklı görünüyor farkındayım..Ama hep öyle o masa :D ...


Evet bu da yerleştirildikten sonra ki son hali...
Ve fark ettim ki bilgisayarımında reklamını yapmışım haberim olmadan...Phılıps den reklam ücretimi isterim.Ki çok memnunum phılıps den :D...Phılıps sen çok yaşa emi :D (Reklam yaptım blogum kapanırsa şimdiden elveda :/ )

Bu da son rütuşlar işte.Arkadan,önden,sağdan,soldan pozlar..Valla ben çok sevdim,umarım arkadaşlarımda çok beğenir...

Hediyeler karşılıksız verilen armağanlardır..Ama insan oğlu ister istemez istiyor bişiler..Ama bunu karşılık olsun diye değil,sadece ben düşünüyorum,değer verip bişiler yapıyorum.Karşımda ki kişininde yapmasını isterim,ben de bir nebze değer görmek isterim...Yanlışsam yanlışsın diyin emi...Ama yine de ben öle düşünüyorum işte,bananeee... :/ :)

Hadi sağlıcakla kalın efem,fikrimi çalarsanız eğer haberim olsun,içine neler konuluyor bilgi verebilirim...Yukarda yazdıklarımdan başka neler var başka neler o kutuda...

Sağlıklı,huzurlu,sevdiklerinizle mutlu,hediyeli ömürler dilerim herkese...

Blog banada aynı dilek geçerliiii....

Ateş Böceğim...


" Ateş Böcekleri "

Aşk bahçemi süsleyen,inci çiçeğim misin?...

Gecemi aydınlatan,ateş böceğim misin?...


Sen ateş böceklerini çok severdin değil mi?...Şimdi her yerde ateş böceği var,fakat şimdi sen çok uzaktasın...Ateş böcekleri adına tiyatrolar yapıldı...Şarkılar söylendi...Sen hiç birini göremedin...Ateş böcekleri gibi bir çırpıda hayatıma girip,bir çırpıda çıkıverdin...

Neden?...

Şimdi ateş böcekleri ile birliktesindir mutlaka...Onlar seni ısıtıyorlardır sıcacık üstelik...Üşüme oralarda...Üşürsen ben çok üzülürüm,üzülmeme dayanamazdın ya,üzme beni işte...

Yokluğun çok koydu bana bahar gözlüm be...Bugün kontrol için gittiğim hastanede kimi gördüm bil.Bizi tanıştıran kız arkadaşı.Uzun uzun konuştuk da,meğer herkes seni çok özlemiş...Bu kadar erken gitmemeliydin bizden...Bu kadar erken gitmemeliydin benden,herkesden...Seni andık bugün,seni andık yine...Her sefer olduğu gibi.

5 yıl geçti be bahar gözlüm.Dile kolay sensiz 5 sene...Anlıyorsun değil mi beni...Anlıyorsun.

Biz seni çok özledik...

Ben seni çok özledim...

Ateş böceğim... :(

Gençlik işte... :D

Merhabalar...
Bugün çok güzel ve çok yoğun bir gün geçirdim...Ayak altlarım şu an çok ağrıyor :( ...Evet aşağıda gördüğünüz köpüklü kahve bugün sabahın köründe bir kafeye gidip kendimize gelmek adına ısmarladığımız içecekler...Ben kahveyi çok seven biri değilim(türk kahvesi),ama oluncada hayır demeyen bir kişiyim...Bu gün ben dahil 3 arkadaş bişeyler peşinde koşacağız diye çıktık sabah erken saatlerde...Hadi gözümüz gönlümüz açılsın diye de kahve içelim dedik...Eee gördüğünüz gibi bu köpüklü,orta şekerli enfes kahveyi de sabahın erken saatlerinde içiverdik...Bünyeme ağır geldiğini şimdi şimdi anlıyorum :( ...

Her neyse benim fal baktığımı bilen arkadaşlarım da hemen " Duygu bize fal baaaakkkk..."diye sabah sabah şaka yapmazlar mı :P :D ?..Ben nazlanırken oldu mu size o şaka ciddi ciddi bir bakma işlemi ... Bananeee,sabah sabah bakmam,günahtır,yasaktır,alamet yakınlığıdır gibi atmazsyon laflar etsem de,sökmedi çabalamalarım tabi...Mecburen baktık,daha kargalar ötmeden :D :P ...
Hehehe adettendir diye,fal erken soğusun diye üstüne altın koydular fincanın ... Bizim saf arkadaşta altın kaplama 500 ytl koydu :D Tabi en son bakılan o oldu,çünkü fincanı en geç soğudu :D..Diğeri daha zeki çıkıp altın yüzüğü koydu :D... Altın fincanı daha çabuk soğutur,bilginize...
Her neyse tabi biz falı açmaya başlayınca,benim çene düştü...Konuş annem konuş...Konuş babam konuş...(Ben biraz fazla konuşmanın üst sınırında konuşurumda :/ :D ) ... İkinci fala geldi sıraaaa, "hadi ver bacım fincanını,açayım sana sırlarını.." demeye kalmadı,daaaiiiirrr diye bir telefon sesi ile çınladı ortam...

Arayan,ana kraliçe...Kızlar yaptınız mı işlemleri,ne oldu,hallettiniz mi? demez miiiiiii...

Anaaaaaaaeeeeemmm..Tabi ben aynen bu çılığı atarak yapacağımız programı unuttuğumuzu kızlara geç de olsa haber verdim...Kiiii devlet daireleri 12:30 da kapanıyorduuu :( ...

Eee şeeeyyyy anne,anneeeaaaaa biz unuttuuuukk,şeeyyy kahve içiyorduk da,unuttuukkk :( :(... (Ana kraliçenin bana dediği lafı söylemeeeemmm :D :D )...

Tabi arkamıza(!) bakaaa bakaaaa annemin yanına,bankaya gittik üç kız...Tabi bize bir haşlama,(bu arada 3 kızda banka personelinin kızlar,biri de eşi :D ),bir taşlama,bir baskı...Oyy oyyy allah kimseye vermesin...AMİİİNNN..

Her neyse sonra tabi bizim işlemler öğleden sonraya aksadı...Koştur koştur halletmeye çalıştık,yok sağlık raporu,yok nüfus kayıt örneği,yok ikametgah kağıdı,diploma fotokopisi,fotoğraf derken...... Bide bu devlet dairelerinde nedense hiç bir bilgisayarın çalışmadığını düşünürseeeekkk (?) ...Bizim bu belgelerin bir kaç tanesini toplamamız en azından 3 saatimizi aldı :( ...Bide arkadaşımın adres değişikliği vardı,arkadaşta bunu bildirmemiş nüfus idaresine,adam belge vermem demezmi?...Halledin gelin demez mi?Yav yapma etme dedik ama cepta para yoktu,bizde kıyak yaptıramadık...Sonra yanımıza 1.90 boyundaki bankacı arkadaşımızı alarak (kızlardan birinin eşidir kendisi :D ) gittik nüfus idaresine...Ne yaptı etti aldı o belgeyi valla...Bizde vaktimizin yandığına yandık...Off ooufff bu sistemden nefret ediyoruuuumm :( ... Torpillliim gözünü seveyimm bea...

(Ben kaymakam olunca böyle şeyler yapmayacağım...Dürüst memur olacağım,beleşci davranmayacağım :D :P :O ) Tamam tamam sustuuummm...Gözünü sevdiğim memleketim ve onun saygın insanları :D ....

Neden bu güne sığdırdık herşeyi...Şeeyy :/ ...

Bugün başvuruların son günüydü :( .... Valla onu da bilmiyorduk başka bir yerden haber aldım bende... Neyse sonunda hallettik tüm işleri de 4.5 gibi gittik başvuru belgelerini teslim etmeye...Bide üstüne bize çay ısmarladılar,içtik,ooohhh...Sefam olsun...Bari bu kadar çabamız boşa gitmezde dileğimiz olur :/ ....

Yani anlayacağınız bugün güzel,yoğun,hızlı bir gün oldu benim için...Bünyem alışık değil ki yav böle şeylere...

Şimdi içeriye gidip şöölleeee ayaklarımı uzatıp keyif çatmam gerekiyor..Mis gibi anne türk kahvesi eşliğinde :D ...

Ne çıkar ateş böceği sansalar beni...

Bir arkadaşımın facebook sayfasında buldum bu şiiri...Ona mı ait bilmiyorum...Sormadım,bugün soracağım bi ara...Ama çok hoşuma gitti sözleri...Hemen sizlerle paylaşmak istedim...Biraz uzun ama umarım okuyup beni kanaatimde hayal kırıklığına uğratmazsınız...

............

NE ÇIKAR ATEŞ BÖCEĞİ SANSALAR BİZİ ! ...

Düşünüyorum da,
Sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek.
Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi,
Naif yönlerimizin keşfedilmesi,
Cesaretsizliğimizin anlaşılması,
Korkularımızın paylaşılması,
Sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.
Kabuklarımızın altında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız.
Ne kadar güçlü korunuyoruz,
Kalkanlarımızın ardında hissedilmeden,
El değmeden,
Sevgimizi göstermeden.
İstiridyeler, deniz minareleri, midyeler, kirpiler ve kaplumbağalar gibi.
Sahi koruyor mu bizi bu çatlamamış sert kabuk?
Kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?
Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize.?
Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi?
Duygularımızı bastırıyor,
El ele tutuşmamızı engelliyor mu?
Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsak ve bir yıldız kadar parlak,
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi ?

Belki en hoyrat yürek bile ateşböceğinin o uçucu,
Masum, sevimli çocuksuluguna el kaldırmaya kıyamaz?
Güçlü kapıların arkasına kilitlemesek kendimizi,
Korkaklığımızı, sevgi isteğimizi...
En insani yönlerimizi kayıtsızca sunabilsek...
Bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup bir kuş gibi uçacağım özgürce.
Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine.
O da çözülecek belki.
Oysa bir görebilsek bunu.
Kalmadı böyle insanlar demesek!
Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak!
Kırılmaktan korkmasak!
İncinsek, yaralansak!
Ne olur bir darbe daha alsak!
Yeniden açsak kendimizi,
Atabilsek o kabuğu denesek, risk alsak, yanılsak!
Fark etmez, tekrar tekrar bıkmadan denesek!
Ve kucaklaşsak yeniden,
Tıpkı eskisi gibi...
Ne olduğunu anlayamadığımız o on beş yıldan öncesi gibi...
O zaman fark edeceğiz,
Ne kadar özlediğimizi birbirimizi,
Neler biriktirdiğimizi,kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi.
Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa.
Vakit az, paylaşmak, sarılmak için.
Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır.
Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.
Sırtımızda ağır küfeler,
Her gün katlanan ve koşullar bir türlü düzelmeyen.
Sevgiye çok ihtiyacımız var.
Ufukta kara bir kış görünüyor.
Ancak birbirimize sokulursak atlatırız o günleri.
Kırın o sert,
O ağır kabuklarınızı,
Kurtulun bu yükten...
Korumuyor o kabuklar,
Aksine zarar veriyor bize.
Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri,
Hem hepimiz bir yıldızız.

Ne çıkar ateş böceği sansalar bizi....

Sı-kıl-dııııım...

Evet şu sıralar acaip sıkılmış vaziyetteyim...Toparlayamıyorum kendimi.Beynim hep muziplikler peşinde,napsam ne etsem diye :D ...Yok o değil,evdekilerde artık oyunuma gelmiyor...O daha bir sinir bozucu :/...
Ne yapsam ne yapsam,bir hamak alıp sallansam mı ki acaba...Hamakta sallanmayı da beceremiyorum ki,ters dönüyorum ve düşüyorum :( ...


Geçen gün düşündümde evlendiğimde,bide üstüne hamile kalırsam havuzda yada denizde doğurcam...Yok yok karar verdim blog öle yapıcam...Bak bana, 15 imden sonra öğrendim yüzmeyi...Elin çocukları doğdugunda yüzmeyi öğreniyor..Hem daha sağlıklıymış,araştırdım blog merak etme :D ...Ha tabi bunun için önce bir aday sonrada bir doğum gerek..Onlar da şimdi ufukta görünmüyor :/ ...
Ne demiş Nil ablamız, "Çocuk da yaparım,kariyer de... "
Önce şu bitmeyen okulu bitirmem gerek,sonra yurt dısında 1 yıl hizmet vermem gerek,sonra kaymakamlık sınavlarına girmem gerek,kaymakam çıkmam gerek..Sonra atamamı güzel bir ilin güzel bir ilçesine aldırmam gerek..Sonra bir aday bulmam gerek,o aday ile aday olmaktan çıkıp bi de üstüne evlenmem gerek..Çocuk zaten evlendikten 2-3 yıl kadar sonra...
Peki ben kaç yaşında olacağım yav bu sırada... :/:/ oouuffff off...

Yıllar önce bir çizgi film vardı,adını hatırlamadığım...Minicik,rengarenk ayıcıklar oynardı.Hani gökyüzünde,bulutların üstünde yaşarlardı ya.Her birinin göbeğinde desenleri vardı ve onlardan sihir-ışın neyim yayarlardı kötülük olunca...Haaah işte sen hatırladın di mi blog...İşte o çizgi filmden bir kare bulamadığım için googleden bu çizgi adam koştu yardımıma...İşte ben de bu rahat çizgi adam gibi bulutların üstünde olmak istiyorum şu an blogcum...Valla bak acayip bunaldım burda...Keyif çatmak kafamın hiç bir şekilde de dağılmamasını istiyorum...Dünyada barış istiyorum :D ...Bi de beni çok seven bir ..........................

(Bu arada bi arkadaşın hatırlatması ile öğrenmiş oldum...Sevimli Ayıcıklar/Care Bears' mış adı çizgi filmin.. :D )
Dedim ya son günlerde bunalımdayım...Göl kenarına indim geçenlerde...Valla bi ara affalladım da sonra kafam yerine geldi...Omzumdaki melek mi kurtardı beni bilmiyorum...Vazgeçirtti beni düşüncemden...Kötü düşünce bunlar yaa... :( Ama insanın aklına bi anlık da olsa geliyor...Hele böyle yerinde olmayan zamanlarda...
Kendi adıma bi zar attım blog...6 da 6 gelmedi tabi :/...
Ama oyuna başlamıştım bi kere..Geri adım atamazdım...Bakalım bu adım beni nereye götürecek...Mutlu muyum yoksa mutsuz muyum bilemedim şimdi... ooouufffff... :( :(
Ama yeni fark ettim zarı yanlış zamanda yanlış kişiye attım...Oyun doğru ama oyuncular yanlış bee blogcum...
Çanta krizim gelmişti benim..Gittim kendime gene çanta aldım..Tam olarak bu marka olmasa da yandan çakmasını aldım...Rengi de bu renk değil zaten,siyah..Yani aslında sadece tarzı benziyor yoksa başka hiç bir benzer yanı yok :D ...
Evet tam olarak neden sıkıldın die soruyorsanız aslında şu an olmak istediğm yer Miami...Acayip orda olasım var şu an da..Delice yüzmek istiyorum..Yüz üstü,sırt üstü felan...Deniz yatağımıda götürdüm mü tam olur,koy ver kendini Duygu engin denizlere...Ama hayaller henüz gerçekleşecek kadar güçlü değil...Sanırım bu moral bozukluğum birazda basvur(A)madığım ülkelerden kaynaklanıyor..Davetiye geliyor ama ben başvur(A)mıyorum...Ağlamak çözüm değil biliyorum ama napiiim... :/
Evet yine Nil ablamızın "gitme yoksa" şarkısında dediği gibi...
___Gitme yoksa katlederim bizim yan komşuları...
Sonra polise derim öldürmüş masumları... ___

Gitme ...

Bu da benim aslında tamamen masum olduğumun bir kanıtı olan fotoğraf karesi...Ne kadar kötü şeyler temenni etsem de aslında , "aslımda" iyi bir insanımdır...Valla bakın,kanatlarım eksik melek demeniz adına sadece...O kadar yani...Ha bide başımın üstündeki yuvarlar sarı halka olması gerek...

Onlar tam olunca ben ölmüş mü oluyorum şimdi.. :/
Valla bilmiyorum blog,acaip depresifim şu sıralar..Beni bu havalar mahvetti desem o da değil ki..Ben bu soğuk havaları,yazdan daha çok severim biliyorsun..Yağmur,çamur,kar felan tam benlik...Bak şimdi kardan adam yapasım da geldi blog...

Ben kendimde değilim sanırım blog,burada dile dökemeyeceğim bir olay yaşıyorum şu sıralar,nasıl atlatırım onu da bilmiyorum..Kimseye de söyleyemiyorum ki...Oooufff off..Tembih var yani,ısrar yok lütfen...
Canım yanıyor,evde daralıyorum,afakanlar basıyor be blog...Annem babamda artık daha geç gelmeye başladı eve.Bankada işler daha da yoğunlaştı diyor annem...Kadıncaz bi de eve geliyor yorgun argın hemen gidip yatıyor yatağa..Babam zaten iş yerinden 12 de geliyor,o da yorgun...Napayım ben napayım daha yav...
Acilen 10 Kasım'ın gelmesi gerek...Hem de ışık hızıyla yetişmesi gerek imdadıma...

Hadi kaçtım ben...
Sağlık dolu günler diliyorum size,sevdikleriniz ile...
Bana da aynı dilek geçerli tabi... ;)

...

İçim karanlık ...
Dışım nasıl aydınlık olsun ki ...

Virüs İstilası...

Bilgisayarımdaki virüs istilası sebebi ile bir süre ortalarda görünemeyeceğim...
Virüs bulaşan,her sayfasında bıcır bıcır dolaşan virüsler nedeniyle,canııımmm bilgisayarıma format attırmaya giderken bende biraz kafa dinlemek adına teknolojiye ara veriyorum..
Zaten facebook'umunda şifresini kırdılar insafsızlar :( O kadar uğraştık ama olmadı :/...Geri getiremedik sayfamı... :/ :(
Yavaş yavaş teknolojiden uzaklaşan ben,sizlere virüssüz günler,sağlık dolu ömürler diliyorum...
Kendinize çok iyi bakın..
Esen kalın a dostlar... ;)

GERİ GELDİM... :D
Format yarım saat sürdü banada tekrar buralar göründü :D ...

Bilmeni İsterim...

Güvenmek istersiniz ya hani birine…Tam güvendim dersiniz de hani ters taklak oluverirsin ya…
İşte tam da o haldeyim…
Kullanıldığınızı hissedersiniz ya,bencil bir insanın yüzünü çok zaman geçtikten sonra anlarsınız ya hani,işte tam da öyle bir hayal kırıklığı içerisindeyim şu sıralar…Canım acır,çünkü farkındayımdır kullanıldığımın…
Kırgınlığımı ve kızgınlığımı pek dile dökemem böyle yıpranmalarda…Birden patlar,birden alev alır,birden unutuveririm…Ama hiçbir zaman da karşımdakine söyleyemem derdimi…Belki de fırtınayı beklerim,kim bilebilir ki…

Kolay kolay konuşamam insanlarla…Sıcak bulmadığım kişiye sokulamam…Mesafe vardır hep,korkarım belki de…Üzecek beni,yıpratacak ruhumu diye..Ve hiç yanılmadım bu kuruntum adına.. (Kuruntu yaptığımı düşünenlere :/ … )

Canımın acıdığını açıkça yazıya dökerim ama dile getiremem…Çünkü yazı yazmak kolaydır,karşımdakini çok sert kırabilirim,parçalara ayırabilirim,güvenirim 29 harf dağarcığına…Tam tersi de kolaydır..Bir insanı sevdiğini belli etmek …

Çok sert görünebilirim yada çok çocuk kalpli…Ama her biri yanılır kanaatinde…Belki taş kalpliyim belki çocuk yürekliyim…Ben bile hissedemiyorum kendimi…
Ama farkında olduğum şey,çok çabuk kanabilirim.İnsanların iki tebessümüne onları bana sıcak sanabilirim.Yanılabilirim de...
İçimden,fırtınalarla boğuşmak isteyebilirim de…İntikam,kin,nefret duyabilirim…Ama bunları dile dökemeyebilirim…

Ve…
Ve biliyor musun?Ben kimsenin yanında ağlayamam...


Ama tüm bunlara rağmen kışın ayaklarım çok üşür...
Bilmeni isterim…

Türkçe'nin bir eksiği yok...Ya sizin?...

Aslında pek de söze gerek yok..Resimlere bakarak anlatılmak isteneni anlayacaksınız eminim ki...
Buyrun,nereye gidiyoruz görün... (Not :Resimlerin üstüne basarak,büyük boyutta görebilirsiniz... )
Güleriz aslında ağlanacak halimize...















YORUMSUZ BIRAKIYORUM..

Yoruma ne gerek var ki..

Mezar taşım... :D

Annemin bana yaptığı yorum tıpkı resimdeki gibi... :D
Mezar taşımı bilgisayardan yapacakmış,orada işime yarar diye :P
Benim verdiğim cevap:
''Anne bunu taşımak ağır olur,laptop yaptırsaydıııınnn yaaa :P :D ...''
Sonra ne mi oldu?...
Haşin bakışlar atıldı tarafıma,ana kraliçe tarafından... :D :O

Ama ben,ben sahiden,ben her neysem işte...

Ben eşeğim...Ben eşeğim...Ben eşeğim...Ben aşeğim.... .... ....

Bak 40 kere söyletme bana bu cümleyi...Eşek olur çıkarım...Yularımdan tutup gezdirmen gerekir sonra amaaaa...Kıyma bana..Affet amaaaa..

Ama ben sahiden suçsuzum...Biliyorum çok büyük bir eşşeklik ettim..Bak cümle alemede eşek olduğumu gösterdim..Affettin mi beni?...


Valla hep böle mutsuz geziyorum ortalarda...Başımda bir kara bulut var..Ağladım ağlıcam her an..Affedene kadarda sen beni,gitmeyecek tepemden bu bulut...Eşeğim tamam işte,eşeklik ettim... :( Bakamıyorum bile bak yüzüne,utanıyorum da ama...Kara bulutları göndermek için başımdan,gerekli şeye ihtiyacım var ...Beni affettiğini söylemek...Yoksa hep eşek olarak kalacağım...
Bak sana masumiyetimin fotoğrafını gönderiyorum...Kırmızı kurdela Amerika'da barış işaretiymiş :P :D ...Tamam tamam şaka,ama nolur affet bu eşeğiiii...
Bak son kes söylüyorum ama....Eğer beni affettiğini söylemezsen bu balonu patlatırım...Ben de onunla birlikte patlarım..Ölür giderim amaaaa...Kıyma banaaa...Eşegin senden özür de diledi bak..Hadi affettin mi affettin mi?... :)

Çok ta beni yalvartma bak,acısını fena alırım heaa..Biliyosuunn... :D :D

Affettim deeee.... Nolluuurrrr...
:(

Gülümse,hadi gülümse...

Her zaman kedilere karşı büyük bir zaafım olmuştur...Üstlerine titrerim,zarar gelecek diye...Ve son günlerde Sezen Aksu'nun Gülümse/Bir kedim bile yok şarkısına takılmış durumdayım...Şarkı takıntılığım vardır benim,şu günlerde de bu şarkıya takıldım...Geçtiğimiz günlerdeki şeker bayramında bir kuzenim de evde kedi besliyor olduğunu gördüm..Pek bi tatlıydı kerata.Onun cinsi tekirdi...Ama şu pisipisilerin yüzlerindeki masumiyete bakar mısınız yaa.. :(

Anneme yalvarıyorum al diye,almıyor...Babam Van kedisi alalım demişti de geçen yıllarda ana kraliçe izin vermemişti :( :(

Buyrun size 5 adet kedi türü..



Ama bu kedinin süratındaki masumiyete bakın yaa...Ağzının üstüne vurasım geldi bak şimdi.. :)

Bakışa bak yaaaa...


Bu da küsmüş kedicik..yerim ben senin ağzını burnunu yaa.. :(


Bu farklı bir asilliğe sahip canım....

Gerçekten de kedilere karşı büyük sevgi beslemekteyim..Bazı kişilere duyurulur...Fiyatları çok pahalı değil,hatırlatayım.. :D :P Yani almak istersen (iz) hediye kabul edebilirim :D ...

Ve size Sezen Aksu'nun o eşsiz şarkısı ile veda ediyorum...Her şeye rağmen gülümsemeyi bilenlere armağanım olsun...

http://www.trtube.com/izle.php?v=xszeagvzcq

Gülümse,hadi gülümse..

Bulutlar gitsin..

Yoksa ben nasıl yenilenirim...

Hadi gülümse...

Belki şehre bir film gelir,Bir güzel orman olur yazılarda...

İklim değişir akdeniz olur,

Gülümse...

Tut ki karnım acıktı,

Anneme küstüm,Tüm şehir bana küstü...

Bir kedim bile yok,Anlıyor musun?...

Hadi gülümse...

Gülümse,hadi gülümse...

Bulutlar gitsin...

Yoksa ben nasıl yenilenirim,

Hadi gülümse

Sazlarım vardı.Irmaklarım vardı.Çakıl taşlarım vardı benim...

Ama sen başkasın,Anlıyor musun?...

Başkasın...

Tut ki karnım acıktı...

Anneme küstüm,Tüm şehir bana küstü...

Bir kedim bile yok,Anlıyor musun?...

Hadi gülümse....

Bayram mini özeti :D ..

Bir Ramazan (Şeker) bayramı daha geldi ve geçti işte…
22 yaşındayım..12 yıldır memleketimden uzak şehirlerde ikamet etmekteyim..Annemin ve babamın mesleği dolayısı ile...O yüzden de hep yalnız geçirdik bayramlarımızı,mesafe girince araya…Üzgün gecen tam 24 bayram atlatmışım düşündüm de…
Ve şimdi…
Bu bayram annemin memleketi Manisa/Akhisar’daydım.Annemle birlikte oraya gittik..Ben Akhisar’a 19 yıl önce gitmişim,yani 3 yasında ( ooff farkındayım matematik denklemi gibi oldu yazım :D ) . Kimseyi tanımıyorum,hatırlamıyorum..Çok garip oldum..Herkes “ A aa bu o küçük Japon balığı olan kız mıııı? , Sen ne yaramazdın kızz küçükkeeennn! , Nasıl da büyümüş,serpilmiş!...Falan fıstık..Acayip muhabbet oldu benim için..Hiç tanımadığım,bilmediğim bir sürü kuzenimin olduğunu gördüm.Siyah beyaz fotoğraflarda isimlerini bildiğim kişileri şimdi yakından görmek süperdi..
Garip ama süperdi..
Dedim ya çok güzel bir bayram geçirdim..Ben bile bu kadarını tahmin etmemiştim..Tanrım umarım tüm insanların bayramını şeker tadında kılmıştır…
Tabi ki her bayramın bir acı yanı da olur ve benim de başıma geldi…Arefe günü büyük yengemin ömürlük bir arkadaşı vardı..Ayşe teyze…Çok tatlı bir kadındı,ama çok çekmiş hayatta da cidden…Bayram akşamı Ayşe teyzenin ölüm haberi bize ulaştı…Tanrım çok kötü bir gündü..Herkes farklı yerlerde ağlıyordu,bağrışmalar,ambulans sireni ve o gürültünün içindeki bende var olan sessizlik…Ben hayatımda hiç ölüm görmedim,babaannemin vefatını hatırlamıyorum bile,çok kötü oldum anlayacağınız…Hayat cidden gelip geçici bilirdim de,bu kadar kolay bitebileceğini bilmezdim..Pamuk gibi teni ile hala kulağımda sesi…Ve ben orda çok kötü oldum,cidden öleceğimden korktum,kalbim sıkıştı,kendime gelemiyorum,anneme sıkışıyorum,bir şey de diyemiyorum korkacaklar diye..Çünkü doğru-yanlış bir bilgim var bildiğim..30 yaş altı insanların kalp krizi sonucu hiç de iyi olmuyormuş,kolay kurtulamıyorlarmış…Cidden çok korktum ama…Ben de gidiyorum diye..Bildiğim tüm duaları okudum sanırım…
Her neyse kötü konu açmayayım...
10 Günlük bayramımın en olumsuz tarafı oldu Ayşe teyzenin vefatı…Ama dilerim ki tanrım onun mekanını cennet eder…
...
Herkesin geçmiş ramazan bayramını kutlarım tekrardan efendim…
Şansınız bol olsun…